Su Arıtma

      Yorum yok Su Arıtma

SU ARITMA CİHAZI VE MONTAJI

Çözelti birden fazla kimyasal maddenin oluşturduğu homojen karışımdır. Yani bir maddenin başka bir madde içinde gözle görülemeyecek kadar küçük tanecikler halinde homojen olarak dağılmasıdır. Bu dağılmaya çözünme, elde edilen karışıma da çözelti denir. Karışımdaki maddelerden genellikle az olana çözünen, çok olanına çözücü denir. Doğada bulunan birçok çözücüden en iyisi sudur. Birçok katı,sıvı ve gaz maddeyi su çözer. Tuzlu su (deniz suyu) ve şekerli su (çay) iyi bilinen çözeltilerdir.

sema (1)Su sütunundaki fazlalığın oluşturacağı basınç kadar bir basınç başlangıçda yüksek konsantrasyonlu tarafa uygulanırsa Osmoz diye adlandırılan bu olay gerçekleşmez. Hatta basınç bu miktardan daha fazla uygulanırsa Osmoz olayı tersine çevrilir. Miktarı az olmasına rağmen yüksek konsantrasyonlu tarafdaki su molekülleri düşük konsantrasyonlu tarafa geçmeye başlar. Basınç zoruyla gerçekleştirilen bu olaya da 

tezgahalti-su-aritma-cihaziTers Osmoz (Reverse Osmosis) denir. Suyun içindeki çözünmüş katı maddeleri ayırmak için kullanılan Reverse Osmosis Sistemlerinde bu olaydan faydalanılır. Su arıtmaktan maksat yüksek konsantrasyonlu sudaki (kirli su) su moleküllerini alçak konsantrasyonlu su tarafına geçirmektir. Osmoz bunun aksine gelişmektedir. Ters Osmozda basınç uygulayıp osmotik basınç yenilmekte osmoz olayı tersine çevrilmekte ve maksat hasıl olmaktadır.
Aynı hacimli farklı konsantrasyonlardaki sular arasına yarı geçirgen membran koyulduğunda, su molekülleri gözeneklerden geçerken büyük ebatlı bir çok çözünmüş haldeki katı madde parçaları bu gözeneklerden geçemez. Düşük konsantrasyonlu suda daha fazla su molükülü, neticede daha fazla iç enerji olduğundan karşı tarafa daha fazla su molekülü geçer. Geçiş oranı, konsantrasyon oranına, sıcaklığa ve basınca bağlıdır. Her iki tarafdaki konsantrasyon oranı dengelenene kadar bu geçiş devam eder. Yüksek konsantrasyonlu taraftaki su seviyesi yükselir. Bu yükselen su sütununun potansiyel enerjisinden kaynaklanan basınç, Osmotik Basınç (Osmotic Pressure) ile dengelenmektedir. Yani düşük konsantrasyonlu taraftaki iç enerji fazlalığı, yüksek konsantrasyonlu tarafdaki su sütunu fazlalığının potansiyel enerjisi ile dengelenmektedir.

Damacana Suları Neden Kirli?
Sağlık Bakanlığı, kaliteli olmayan damacana su firmalarını açıkladı. Açıklamada birçok su firmasının sularının Damacana Suları Neden Kirli?kaliteli olmadığı ve tehlike sınırında olduğu ortaya çıktı. Bu konuyu Gıda Hareketi Başkanı Kemal Özer’le konuştuk.

Sağlık Bakanlığı su raporunu açıkladı. Buna göre neredeyse içebileceğimiz su kalmamış. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

İçilecek su kalmadı kısmı doğru olmaz ama en azından pazarlanan kaynakların önemli bir kısmı maalesef kirlilik taşıyor. Tabi yüzde 100 bir kirlilikten söz edemiyoruz. Ama kimisinde yüzde 100 kirlilikten söz edilebilir; kimisinde daha alt düzeylerde kirlilikler var. İnsanlar ya da devletler, kamu otoriteleri ya da özel sektör petrol aramak için milyonlarca, milyarlarca dolar ararken temiz su kaynaklarını keşfetmek için de gayret sarf edip, biraz daha harcama yapıp temiz su kaynaklarına yönelmeleri lazım. Bir kaynak kirlenmişse ya da kirliyse o kaynak daha ekonomik diye, daha kolay elde ediliyor diye o kaynaktan temin yapılmamalı. Bir de su kaynaklarının çevrelerinde mutlaka koruma alanları oluşturulması gerekiyor. Çünkü endüstriyel ve tarımsal atıklar su kaynakların bozulmasına yol açıyor.

Peki plastik damacanalarda veya uygunsuz şartlarda saklanması da suların bozulmasına sebep oluyor herhalde… Firmalar da buna pek dikkat etmiyor herhalde…

Tabi bizim çalışmamız kaynaktaki değerlere yönelik. Damacanaya girdikten sonra nasıl bir sonuç var, bu konu bizim çalışma alanımız içerisinde değil. Ama hala güneşte depolayanlar ki, -bize de sürekli tüketicilerden fotoğraf ve benzeri bilgiler gelmeye başladı yoğun bir şekilde- açıkta taşıyanlar, tüple birlikte taşıyanlar vb. birçok uygunsuz uygulama maalesef devam ediyor. Ama bu ne kadar yaygındır; bu kısmı tabi Sağlık Bakanlığı yetkililerinin denetimleri sonucu ancak bilinebilir. Uç örneklerle, pazardaki bu tür örneklerden hareketle tüm firmaları suçlamak istemeyiz.

Kaliteli olmayan suların açıklanması uygulaması doğru bir uygulama mı? Sonuç veriyor mu?

Sonuç veriyor, çünkü biz sular kirli deyip bütün sektörü zan altında bırakmış olsaydık, bu kez de ‘kim kirliyse onu açıkla’ diyeceklerdi. Tabi sektörde en azından kirli sularda gözükenlerin bir bölümünden yazılı ve sözlü tepkileri alıyoruz. Ama bu tepkiler doğaldır. Çünkü pazarı bozuluyor belki. Çok da hoş karşılıyoruz, tepki vermek en doğal hakları. Ama bizim de tükettiğimiz suyun içeriğini bilmemiz bizim en doğal hakkımız. Bu nedenle tepki gelmesini doğal karşıladığımız gibi herkesin de açıklanan sonuçları doğal karşılaması lazım. Çünkü sonuçlar tamamen Sağlık Bakanlığı’nın kendi aldığı numuneler, kendi yaptığı analizlerin sonucudur. Bir güvensizlik varsa, bu güvensizlik bize değil Sağlık Bakanlığı’na yönelik olması lazım.

Sağlıklı Böbrekler İçin Su İçmeliyiz!
su-aritma-cihazi-232

İSTANBUL – Böbrek sağlığı için günde en az 1 litre su içmek ve sadece protein ağırlıklı beslenmemek gerektiğini vurgulayan Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Gülçin Kantarcı, vücuda yeterli miktarda sıvı girmediği zaman böbrek fonksiyonlarının olumsuz etkilendiğini söyledi.

Uzman Doç. Dr. Gülçin Kantarcı,, böbrekler açısından suyun önemini şöyle anlatıyor:

“İnsan yaşlandıkça vücut su kaybetmeye başlar. Aslında bu da yaşlanmanın nedenidir. Ani gelişen vücuttaki su kayıplarında dolaşan kan miktarının yeterli olabilmesi için vücut önce yavaş yavaş sıvı atışına engel olur. Böbreklerden idrar çıkışı durur. İdrar miktarı vücut tansiyonunun düşmesine engel olmak için idrarı tutar ki vücutta kan dolaşabilsin. Özellikle yaz dönemlerinde çocuklarda çok sık karşılaşılan ishal vakalarında yeterli sıvı alınmadığı zaman idrar çıkışı durur ve böbrek yetmezliğine neden olabilir. Aynı şekilde yaşlılarda da yaz dönemlerinde rastlanan ishalden dolayı böbrek yetmezliğiyle sık karşılaşıyoruz. Özellikle bunama sorunu olan yaşlılar su içmeyi unuttukları için böbrek yetmezliği sorunu ortaya çıkabiliyor. Hatta bazen yeterli su almayan yaşlılarda kandaki tuz miktarının aşırı artmasına bağlı birtakım beyinsel rahatsızlıklar ortaya çıkabiliyor. Vücut suyunun yüzde 1’ini kaybettiğimizde susuzluk hissi olur; yüzde 10’ ununu kaybettiğimizde ise bilinç kaybı olabilir; hatta kişi hayatını kaybedebilir. Bu nedenle ısının 28 derecenin üzerine çıktığı havalarda, dışarıda uzun süre sıcak ortamda kalan kişilerde ve özellikle çocuk ve yaşlılarda sıvı miktarını artırmak lazım.“

Terleten giysilere dikkat!
Böbrekte sorun yaşanmaması için günde en az bir litre su içilmesi gerektiğine dikkat çeken Dr. Kantarcı, bazı durumlarda bu miktarın daha da artacağını söylüyor:
“Sıcak yaz aylarında su gereksinimi 2,5 litreye kadar çıkıyor. Erişkin bir insan günde en az bir litre su tüketmeli, kişinin durumuna göre bu miktar üç litreye kadar çıkabiliyor. Böbrek yetmezliği olanlarda bu miktarı birazcık daha yüksek tutuyoruz. Özellikle spor yapanlarda bu ihtiyaç daha da artar. Spor sırasında daha çok sıvı kaybı olduğu için spordan sonra mutlaka sıvı tüketimi arttırılmalıdır. Özellikle bilinçsiz olarak yapılan ağır sporlar sonrası ya da sırasında yeterli miktarda su alınmazsa böbrek yetmezliğine rastlanıyor. Bunun dışında spor yaparken kilo vermek için aşırı terleten giysi giyenlerde de şiddetli sıvı kaybı yerine konmazsa böbrek yetmezliği ile karşılaşabiliyoruz.”

Tuz kullanımını kısıtlayalım, sadece proteinli diyetler kaçınalım
Böbrek yetmezliği ve yüksek tansiyon durumlarında önce kandaki tuz miktarına baktıklarını belirten Dr. Kantarcı, “Bu hastalarda önce kandaki tuz miktarı düşükse tuzlu sıvı veriyoruz veya kanındaki su miktarı çok düşükse sıvı veriyoruz. Yani vücutta ne eksilmişse onu yerine koymaya çalışıyoruz” diyor.

Beslenmenin de böbrek yetmezliğinde çok önemli bir yeri olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Gülçin Kantarcı, konuyla ilgili şunları söylüyor:
“Bazı gıdalarda tuz miktarı çok fazladır. Örneğin dereotunda sodyum miktarı çok yüksektir. Sebzelerin bir kısmında oldukça yüksek tuz vardır, bunlara bir de salça ve tuz eklendiğinde çok yüksek miktarda tuz alınmış olur. Ayrıca zayıflamak isteyen kişilerin yaptığı protein ağırlıklı diyetler de böbrek fonksiyonlarına zarar veriyor. O nedenle bir hekime danışmadan protein ağırlıklı diyet yapılmaması gerekir.”

Böbrek yetmezliği olanların dikkat etmesi gerekenler
* Protein alımı kısıtlanmalı.
* Özellikle yüksek tansiyon ve kalp yetmezliğinin de böbrek yetmezliğine eşlik ettiği durumlarda tuz içeriği yüksek gıdalardan uzak durulmalı (sodalı içecekler, dereotu gibi sebzeler )
* Turşu, salça ve salamura gıdalar yenmemeli.
* Kişide potasyum yüksekse patates, kayısı ve muzdan uzak durulmalı.

Uzmanlardan Çok Önemli Açıklama!
Uzmanlar, kolaylık ve pratiklik olsun diye ayakta su içmeyi tercih edenlerin kendilerine zarar verdiğini Uzmanlardan Çok Önemli Açıklama!açıkladı.Uzmanlar, ayakta su içmenin insanlara tıbben zarar verebileceğini belirterek, “İnsanların mideleri pozisyonlarına göre farklılık gösterir. Yani ayakta ve oturur vaziyetteki midenin pozisyonu farklıdır. Ayakta duran bir insanlar eğer sıvı gıda içerse doğrudan doğruya onikiparmak bağırsağına geçer. Bu da midenin küçük eğriliğine uyan kısmında Waldeyerin mide caddesi denen oluk bulunur.
Sıvı gıdalar bu yolu takip ederek devamlı küçük bir açıklığı olan mide çıkışını geçerek onikiparmak bağırsağına geçer. Yani şöyle diyecek olursak insanların ayakta su içmeleri sonucunda suyu içerler ve hiçbir yere etkisi olmadan direk onikiparmak bağırsağına geçer. Su insanlar için önemlidir. Bu sıvıyı ayakta içtiklerinde vücuttaki su mide de birikmez ve vücuda hiçbir faydası olmaz.

Eğer insanlar sıvıyı oturarak içerse bunlar önce midede birikir, asitle karışarak mikropları ölür ve sonra onikiparmak bağırsağına geçer. Bu durumda oturarak su içme usulüne uymakla insan kolera dahil, bir çok insan hastalıklarından korunmuş olur. İnsanlar rastgele yerde sıvıları alıp ayakta içerseler bazı hastalıklara ve tehlikeye daha fazla maruz kalırlar.” dedi.

Suyu oturarak içmek Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V)’in de bir sünneti. Efendimiz suyun oturularak içilmesini asırlar öncesinde ümmetine tavsiye etmişti.

Kaynak:http://www.samanyoluhaber.com/saglik/Uzmanlardan-cok-onemli-aciklama/962637/

Yaşamımızdaki Katil Plastikler… !
Yüzyıllar boyu avuçlarımızdan içtik onu, sonra çeşmelerden ve kirlendi dünya. Musluklardan akana güvenemez Yaşamımızdaki Katil Plastikler… !olduk. Şişelere hapsettik. Cam şişe olsa sorun yoktu ama petrolden yaptığımız plastik şişelere doldurduk. Ve “pet şişe” dedik adına…
Uzun bir süredir biz Kıbrıslıtürkler de plastik şişe ve plastik damacanalardan içiyoruz suyu. Kirlettiğimiz doğadan geçip gelen suya güvenemiyoruz. Halbuki Avrupa çeşmeden içiyor suyu. Almanya, Avusturya, Hollanda, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerde arıtma tesislerinden evlere ulaşan su güvenle içilebiliyor. Bu ülkelerde pet şişe suları çok pahalı. Çeşme suyu, ya da cam şişelerde satılan maden suları tercih ediliyor.
Neden mi? Çünkü plastik şişelerde bulunan “BDA” ya da Bisfenol A” özellikle sıcakla temas ettiği zaman açığa çıkıyor ve sıvılarla karışarak vücuda giriyor. Bu madde vücuda girdiği zaman özellikle prostat ve meme kanseri riskini artırıyor.

Damacanalardaki Ölümcül Risk…
Evlerimize ya da işyerlerimize aldığımız damacanaları en çok 60-70 kez kullanmalıyız. Peki ama bizde bu rakamı denetleyen bir merci var mı? Belki de bu damacanaları binlerce kez kullanıyoruz. Hem de çoğu zaman yazın adeta yanan ülkemizde marketlerin önünde sıcağın içinde kaç gün beklediğini bilemeden…

Evlerimize aldığımız plastik damacanalardaki suyu hemen cam kaba ya da testiye boşaltmak zorundayız, ama biz ne yapıyoruz? Su sebillerinde günlerce bekletip kullanıyoruz. Dahası sebillere takılan ısıtıcılarla çoğu zaman bu suyu ofislerimizde plastik bardaklara doldurup çay kahve olarak servis yapıyoruz.

Avustralya’nın Bundanook kasabasında, sakinlerin isteği üzerine pet şişe kullanımı 2009 Ekim ayında yasaklandı. Amerika’nın birçok yerinde de özellikle tek kullanımlık pet şişeler ya yasaklandı ya da bu konuda çalışmalar sürdürülüyor.

Yani dünya artık pet şişelerden ve plastik damacanalardan kurtulmanın yollarını arıyor. Uzmanlar musluk sularının arıtılmasının insanlara pet şişelerden 1000 kat daha ucuza mal olduğunu belirtiyorlar.
Şimdi “Ağız tadıyla artık su da mı içemeyeceğiz?” diyorsunuz.

Ürperten Araştırma Sonuçları…
BPA’nın insan sağlığı üzerine olumsuz etkileri olduğunu gösteren yüzlerce araştırma var ve bunların sayıları her geçen gün artıyor. BPA hormon sistemini bozan bir maddedir. BPA’nın kadın seks hormonlarının etkilerini artırdığı; erkek seks ve tiroit hormonlarının etkilerini ise azalttığı saptandı. BPA işleyen fabrikalarda çalışan erkeklerde sertleşme, erken boşalma ve cinsel isteksizlik problemleri olduğu belirlenmiştir. BPA’nın öğrenme ve davranış üzerine olumsuz etkileri olduğu, saldırganlığı artırdığı ve öğrenmeyi güçleştirdiği de bilinmektedir. Farelerde yapılan denemelerde BPA’nın prostat büyümesine, sperm konsantrasyonunda azalmaya ve erken ergenliğe yol açtığı da belirlendi… BPA, eşcinsellik, obezite, diyabet, astım, kalp-damar hastalıkları ile de ilişkilendirilmekte, kadınlarda meme, erkeklerde prostat kanseri riskini artırdığı da ileri sürülmektedir. En önemlisi de genler üzerine olan etkileri ve olumsuzluklarının sonraki nesilde daha belirgin ortaya çıkması olasılığıdır. BPA ile ilişkilendirilen diyabet, obezite, kalp hastalıkları, astım, karaciğer hasarı, meme ve prostat kanseri gibi pek çok hastalık vardır.

Dünyada ve ülkemizde patlayan kanser olaylarının nedenleri aslında o kadar içimizde ki… İçtiğimiz suda, yediğimiz gıdalarda ve yaşadığımız çevrede… Gerçek olan şu ki, doğal yaşamdan uzaklaştığımız her an aslında tuzaklarla dolu bir dünyaya yolculuğa çıkıyoruz.

Su gibi en temel ihtiyacımız olan bir konuda artık yerel yönetimleri zorlamak zorundayız. Sularımız arıtılmalı ve musluklarımızdan sağlıklı su akmalıdır. Su şişeleri artık pet şişe yerine cam şişeye geçmek zorundadırlar.
Pet Şişe Kullanırken Nelere Dikkat Etmeli?

Pet şişeler bir kez kullanılıp atılmalı.

Plastik su şişeleri buzluğa konulmamalı. Arabada bırakılan pet şişedeki sular tüketilmemeli.
Plastik şişeler dondurulmamalı. Bu durum plastik içindeki Dioksin’i açığa çıkartmaktadır. Dioksin denilen kimyasal maddenin kansere neden olduğu, özellikle göğüs kanserine yol açtığı biliniyor.
Eve alınan damacanalardaki su hemen bir cam kaba, ya da plastik dışı bir kaba boşaltılmalı. Su oradan alınıp tüketilmelidir.

Yaşamımıza giren plastikler içinde en önemlisi de BPA ihtiva eden biberonlardır.Sayısız araştırma, bebek ve çocuk sağlığının BPA yüzünden ciddi tehlikelerle karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor. Çünkü BPA içeren plastik biberon, şişe ve yiyecek kaplarına sıcak bir sıvı veya yiyecek konulduğunda BPA kaptaki sıvıya geçiyor. Anneler kesinlikle cam biberon kullanmaya dikkat etmelidirler.

Her plastik şişede “Bisfenol A” bulunuyor mu? Kullandığınız plastik şişelerin altına bakın. Oklardan yapılan üçgen içinde bir rakam göreceksiniz. Bu rakam 3 veya 7 ise bu plastiktir ve “Bisfenol A” içermektedir. Cama benzeyen plastik biberon, bardak, tabak, çatal, bıçak ve karıştırıcı gibi birçok üründe de Bisfenol A olduğu belirtiliyor.
Ve bu plastiklerin doğaya fırlatılması, doğada sirkülasyona girememeleri de çevre kirliliği adına bir başka büyük felakettir ve o da bir başka yazının konusu olacak boyuttadır.

Geleceğimiz Olan Çocuklarımız İçin Sağlıklı Su!
Bebeğe verilecek suyun ve tabii ki mama hazırlanacak suyun güvenilir olması büyük önem taşımaktadır. Güvenli Geleceğimiz Olan Çocuklarımız İçin Sağlıklı Su!olmayan su çocuğun pek çok hastalığa yakalanmasına neden olabilir. Bunlar arasında hastalık yapabilecek en önemli grubu mikroorganizmalar oluşturur. Amipli dizanteri, basili dizanteri, para tifo ve tifo, kolera gibi hastalık etmenleri suda bulunabilir ve hastalık yapabilir. Bunlar genelde belirtilerini hızla gösterir ve genellikle de kusma, ishal ile ortaya çıkarlar.

Suya aynı zamanda uzun dönemde sağlığı olumsuz etkileyebilecek tarım ilaçları kalıntıları, ağır metaller ve solventler karışmış olabilir. Bunlar eğer belirtilen sınır değerlerin üzerindeyse mide bağırsak problemlerine, deride hassasiyete yol açabilir. Kanser ve diğer kronik hastalık risklerini artırabilir.

Neden Su Arıtma Cihazı Kullanmalıyım?
Vücudun suya olan ihtiyacı, besine duyduğu ihtiyaçtan çok daha fazladır. İnsan hiçbir gıda yemeden 8 haftaya Neden Su Arıtma Cihazı Kullanmalıyım?kadar yaşayabildiği halde su içmeksizin 1 haftadan daha fazla yaşayamaz. Yüzde 55 ile 75′i sudan oluşan vücudumuzdan günde, terleme, solunum benzeri aktivitelerle 2-3 litre su kaybederiz. Suyun yaşamsal önemi aşikare olduguna gore kaliteli su tüketmeliyiz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.